YAZI DİZİSİ-7 ASTSUBAYLAR: OYAK YÖNETİMİNDE SÖZ HAKKI İSTİYORLAR
YAZI DİZİSİ-7 HAZIRLAYAN: ÇAĞRI BİLGİN
ORDUNUN ORTADİREĞİ ASTSUBAYLAR
OYAK YÖNETİMİNDE SÖZ HAKKI İSTİYORLAR
Orduda sayıları subayların 3 katı olan astsubaylar, OYAK Yönetim Kurulu’nda temsil adaleti istiyor. 11 kişilik Yönetim Kurulu’nda 1 üyeye ancak kavuşan astsubaylar, ‘OYAK’ın kasasını biz dolduruyorsak, niçin yönetiminde yokuz’ diye soruyor. OYAK’a kesilen nemaların adaletli dağıtılmasını da talep ediyorlar.
Astsubayların aylık maaşlarının yüzde 10’u, OYAK’a (Ordu Yardımlaşma Kurumu) kesiliyor. Ancak onlar, nemaların adaletli bir şekilde dağıtılmadığından yakmıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 34 bin subay ve 94 bin astsubay var. Astsubayların sayısı subayların tam 3 katı. OYAK kesintilerinin toplamında astsubayların payı daha büyük fakat yönetimde söz sahibi değiller. Kara Kuvvetleri Komutanlığında 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan bir Kıdemli Başçavuş, OYAK’ta yaşandığını iddia ettiği "Nema" adaletsizliğini dile getirdi. "OYAK, iştiraklerinin gelirlerinin tamamının nema olarak üyelerine aktarması gerekiyordu. Bu yapılmadı. Sistemde olan-olmayan tüm üyelerin, kurum iştiraklerinde hakları olduğu için üyelerine hisse senedi verilmeliydi. Bu da yerine getirilmedi. OYAK ve iştiraklerinin yönetim ve denetim kurullarında, sayımızla orantılı şekilde adil temsil hakkımız engellendi. Bu konuda Türkiye’de mahkemeye başvurduk. Ancak dava reddedildi. İç hukuk yolları tükendiğinden konuyu AİHM’e götürdük. Fakat 5 Mayıs 2012’de ilginç bir olay oldu. Bir astsubay arkadaşımız yönetim kuruluna alındı. Bunun da AİHM’de dava yaklaştığı için göstermelik olduğunu düşünüyoruz."
KÂR PAYI SORUNU
Astsubay devam ediyor: "OYAK için subay ve astsubay maaşlarının yüzde 10’u her ay zorunlu olarak kesilir. Bu emekli olana kadar devam eder. Her yıl, OYAK ve bağlı şirketlerinin kâr payları açıklanır. ‘Kâr ettik’ derler biz onu göremeyiz. Halbuki bizden yıllık dağıtılacak nema açıklandıktan sonra masraf ve riziko primi adı altında da kesinti yapılmaktadır. Bu kesintilerin oranlarının ne kadar olduğunu bile bilmiyoruz. Bir tek OYAK Bank satıldığında yüzde 54 kâr payı aldık. Bize O YAK’ın şirketlerinin kâr paylarından da pay vermiyorlar. Bize faiz ve fonlarda değerlendirdikleri kârdan pay veriyorlar. Üzerine ise bir iki puanı şirketlerin elde ettikleri kârdan ekleme yaparak genel olarak yılık enflasyonun bir iki puan üzerinde nema dağıtıyorlar. OYAK’ın emekli olan subaylara daha yüksek, astsubaylara ise daha az ikramiye ödediği iddia ediliyor.
Bizler OYAK’ı denetleyemediğimiz için bunu tam olarak bilemiyoruz. Aynı durum askeri vakıflarda da geçerli. Yönetim kurulları, çalışan ve emekli generalle amirallerden oluşuyor. Bizler ayrıcalık değil gasp edilen haklarımızı istiyoruz. Yüksekokul mezunu astsubaylar, büro memuru ile aynı statüde görülüyor."
OYAK KAPI DUVAR
TSK’daki subay ve astsubaylara, yardım için kurulan OYAK’ın her alanına, general ve amiraller hakim. Bu durum, astsubayların büyük tepkisini çekiyor. OYAK, tüm TSK personeli için kurulmuş olmasına rağmen, astsubaylar için adeta kapı duvar olmuş. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda 30 yıl görev yaptıktan sonra emekli olan bir astsubay, OYAK’ın kapısını defalarca aşındırmış ama bir türlü içeriye girememiş. Astsubay kendisi ve meslektaşlarının uğradığı haksızlığı şöyle anlatıyor: "Bizler OYAK iştirakçisi olduğumuz halde, kurum hakkında bilgi sahibi değiliz. Kurum hakkında bilgi almak için harekete geçmeye karar verdik. Bir süredir OYAK Genel Kurulu’na katılmak ve bağlı şirketlerde görev almak için başvuruda bulundum. Ama kabul etmediler. Verdikleri cevapta ‘OYAK ve iştiraklerinin yönetiminde görev alacakların, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirlendiğini’ belirttiler.
52 YIL ÖNCE KURULDU
OYAK, 01 Mart 1961’de kuruldu. Amacı, "Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olmak ve Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına sosyal yardımları sağlamak". Türk silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli muvazzaf subay, sözleşmeli subay, askeri memur, astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman jandarmalarla emekli maaşı sistemine giren üyeler ve ölümleri halinde sisteme devam etmek isteyen eşleri OYAK’ın daimi üyeleridir. Muvazzaf astsubaylar ve emekli astsubaylar OYAK Yönetim Kurulu’nda ve iştiraklerinde temsil edilmek istiyor. 11 kişilik OYAK Yönetim Kurulu’nda kendilerinden 1 muvazzaf üyenin alınmasını yetersiz bulan astsubaylar, bu atamanın göstermelik olduğunu düşünüyor. Sözün özü astsubaylar yönetim kurullarında daha çok üye ile yer almak istiyorlar.
EMEKLİYİM ÇOCUKLARIMA EL AÇIYORUM
Emekli Hava Astsubay Vecihi Ünaldılar anlatıyor: "26 yıl önce emekli olmuş bir Hava Astsubayıyım. 1987’de 2’nin 2’sinden emekli oldum. Aylığım 1385 lira. Oyak iştirakçisi olmadığım için oradan ayrıca aldığım bir para yok. Emekli ikramiyem ve Oyak kredisini de birleştirerek aldığım 55 metrekare evimi, çocuğumun üniversite tahsilini tamamlayabilmesi için 10 yıl önce sattım ve kiraya çıktım.
‘KİRADAYIM’
Şimdi çocuklarımın taksitlerini ödediği TOKİ’den aldıkları evde oturuyorum. Emeklilik yaşamımda hep çalıştım. Başka türlü geçinebilmek mümkün değildi. Bugün de bir iş bulsam çalışacağım. Maaselef bizim gibi eski emekliler çok zor durumda. Ya kendilerine uygun olmayan işlerde çalışıyorlar ya da evlât eline bakıyorlar. İyileştirme çalışmaları yıllardır bir türlü bitirilemiyor. Emekli MİT ve Emniyet mensuplarına verilen aylık 100 TL iyileştirme var. 2006’dan beri bu bize verilmiyor. Çünkü bir türlü kaynak bulunamadı. Şimdi yeni iyileştirme çalışmalarından bahsediliyor.
‘NEDEN AÇIKLANMIYOR’
Astsubaylarda da derece yerine rütbeye verilse bizim gibi mağdur olan 2 ve 3’ncü dereceden emekli olmuş arkadaşlarımız da bu haktan yararlanacak. Şahsen para, iyileştirme istemiyorum. Sadece ilgili kurumlar, neden bunca yıl bu çalışmaları bitiremiyor? Haklarımızı vermiyorlar, çıksınlar lütfen bunu kamu oyuna açıklasınlar."
‘Çekmeceden 5 gün oda hapsi yedim’
Jandarma Kıdemli Başçavuş’un 13 yıl önce başından geçen olay çok çarpıcı: "13 yıl önce de lojistik astsubayıydım şimdi de komik ama gerçek. İl Jandarma Komutanı ilçe Jandarmayı ziyaret ediyor ama her yere girip bakıyor kontrol ediyor. Gezdi dolaştı, tabiri caizse bal dök yala her yer tertemiz. Teşekkür etti, "Aferin" dedi. Tam odamdan çıkarken dolabın çekmecesini açtı. Güzelce katlanmış bir ilaç poşeti buldu. Hemen anladım; emrimdeki yazıcı asker, ben komutanı karşılamaya inince korkusundan cebinden çıkarıp poşeti dolaba koymuş. Komutan bana dönerek, "İşte sizin temizlik ve disiplin anlayışınız bu kadar. Sen beni karşılamaya inince askerin ilaç poşetini buraya koymuş ama sen askerini disipline edememişsin. Sana 5 gün oda hapsi, askerini bul kimse ona da 21 gün oda hapsi" dedi. Yazıcı asker olayı öğrenince özür diledi. İlaç poşeti çekmecede olsa ne
olur olmasa ne olur, ben 5 gün yattım. Aynı gün karakol komutanının biri cep telefonu ve arabasının anahtarını çekmecesine koymuş, vay efendim, "Çekmecede özel eşyamız nasıl olur" kıyamet koptu.
Sağlık Tazminatı sadece doktora
"Meslekte 12 yılını devirmiş bir astsubay olarak, sağlıkla ilgili çifte standartta tazminat konusuna değinmek istiyorum. Tam Gün Yasası ile askeri ve sivil doktorların muayenehane ve özel hastanelerde çalışmalarına yasak geldi. Yasağı kabul etmeleri için ‘Sağlık Tazminatı’ adı altında tazminat verilmeye başlandı. Tıp dünyasında birçok doktor yanında yardımcı sağlık personeline ihtiyaç duyar. Devlet hastanelerinde Döner Sermaye sadece doktorlara verilmeyip tüm personele dağıtılırken biz de Sağlık Tazminatı sadece doktorlara verilir. Hemşire, hasta bakıcı, teknisyen ve sağlık astsubayı sağlıkçı olarak görülmüyor. Oysa bu bir ekip işidir."
YARIN: Disiplin Cezaları