TSK'NIN GÖREVİNİ DEĞİŞTİREMEDEN TATİLE ÇIKTILAR
http://tbmm.ajanspress.com.tr/customer/basic/press/Displayer.aspx?id=30796090&
TSK’nın görevini değiştiremeden tatile çıktılar!..
“Olmadı” demiştim.
Haklı çıktım!..
Yargıtay’daki temyiz duruşmasının ilk gününde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kafasına balyoz indireceklerini sanan gaflet ve delalet içindeki aciz zümreye karşı (her kesimdeki işbirlikçileriyle birlikte) sabırlı Türk’ün ordusunun asil ve kararlı duruşundan taviz vermediğini bir kez daha gördüm.
TSK İç Hizmet kanununda askerliğin tanımını değiştirip patronlarına karşı uşaklık vazifelerini bir kez daha yaptıklarını zannedip güle oynaya tatile çıktılar ama..
Boşa çıktılar!..
Kanunun Meclis’ten çıkmasının ardından Türk Silahlı Kuvvetlerinin sözcüsü Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi internet sitesine baktım.
Kaldırılan “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi, Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır”ın ruhunda geri adım atılmadığın gördüm.
Nereden?..
Yıllardır Genel Kurmay’ın internet sitesinde duran ve hala değişmeyen “TSK Görevi” başlığı altındaki bölümden;
“TSK’nin vazifesi, Anayasa ve yasalarla belirlenmiş olup, 21’inci yüzyılda Türk Silahlı Kuvvetleri, yeni güvenlik sorunlarına ve krizlere uygun şekilde reaksiyon göstermek, belirsizliklere karşı hazır olmak, dış tehdit ve risklere karşı ülkenin güvenliğini sağlayabilmek için;
– Caydırıcılık,
– Güvenlik / Harekât Ortamının Şekillendirilmesi,
– Savaş Dışı Harekât (Barışı Destekleme Harekâtı, talep edildiğinde Doğal Afet Yardım Harekâtı ve İç Güvenlik Harekâtına destek sağlamak),
– Kriz Yönetimi,
– Sınırlı Güç Kullanımı,
– Konvansiyonel Harp
gibi faaliyetleri icra etmektir”
“21’inci yüzyılda Türk Silahlı Kuvvetleri, yeni güvenlik sorunlarına ve krizlere uygun şekilde reaksiyon göstermek, belirsizliklere karşı hazır olmak”ın altını bir kez daha çizelim..
Anlayan anladı!..
“Türk Silahlı Kuvvetlerinin, yeniden yapılanmasında aşağıdaki kabiliyetlerin idame edilmesi ve geliştirilmesi hedeflenmektedir” diye maddelerin sıralandığı bölümde, bölücü terörle mücadelede TSK’yı hapsetmek isteyenlere de cevap aynen duruyor;
“Klasik savaşın yanında, barışı destekleme, terörle mücadele, doğal afetlerde yardım, kriz yönetiminin desteklenmesi, sınırlı güç kullanımı, abluka, ambargo, insani yardım, göçü önleme gibi değişik harekât türlerini ifa etme kabiliyeti.”
Vatansever askerleri içeri tıktınız, Genelkurmay’daki kadrolarla oynadınız. Kafi gelmedi, onların ve geride kalan silah arkadaşlarının mücadele azmini kırmak için her türlü kanun hilelerine başvurdunuz.
Ama olmadı!..
İç Hizmet 35’i değiştirerek uşaklıkta “durmak yok yola devam” edenlere duyurulur!..
TSK’nın tarihçesini anlatıldığı bölümde de değişiklik yok;
“..Birinci Dünya Savaşı’nın ardından tarihe karışan bu köklü imparatorluğun topraklarında doğan yeni bir güneş, sonsuza dek sürecek Türk Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır.
….Asker kökenli bir reformist olan ATATÜRK, kurduğu devleti ileri götürerek, dehasını tüm uluslara kanıtlamıştır. Sınırları kanla çizilen Türkiye toprakları üzerinde artık yepyeni bir cumhuriyet vardır.
….
Türkiye’nin Orta Doğu, Kafkas ve Hazar havzasındaki enerji kaynaklarına yakınlığı ve enerji ulaşım halkasının merkezinde olması sebebiyle stratejik önemi daha da artmıştır. Stratejik önemi bu denli büyük olan Türkiye’nin bulunduğu bölgede köklü değişiklikler oluşmakta, büyük değişikliklerin yaşandığı bu süreç beraberinde birçok sarsıntı getirmektedir. Değişimin kapsam ve süresi belirsizliğini sürdürmekte, Türkiye bölgede bir güven unsuru olarak varlığını devam ettirmektedir.
Bu belirsizlik ortamında, Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehlikeler, eskiden olduğu gibi yalnızca bölgedeki askerî güçleri değil bu ülkelerdeki politik, ekonomik ve sosyal dengesizlikler, sınır anlaşmazlıkları, iktidar ve güç mücadeleleri ile terörizmi de kapsamaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgesindeki krizlerin yanı sıra politik kararlara bağlı olarak dünya barışını tehdit eden krizlere de müdahaleye hazır olmak zorundadır.
Büyük ATATÜRK’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine bağlı olan Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri; saldırgan emeller gütmez; ancak, bağımsızlığı, ülkesi, milleti, onuru tehlikeye maruz kaldığında ve üyesi bulunduğu uluslararası kuruluşların müşterek idealleri doğrultusunda, gücünü kullanır.”
Bu arada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesinde görev yapan Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’nden önemli bir haberi duyuralım. Merkez; 24-25 Eylül’de “Ayaklanma ile Mücadele”, 1-2 Ekim tarihlerinde “Terörizmle Mücadelede Kapsamlı Yaklaşımda Kurumlararası İşbirliğinde Karşılaşılan Engeller ” başlıkları altında iki ayrı çalıştay düzenleyecek.
İsterseniz, TBMM’yi vakit geçirmeden olağanüstü toplayın.
Hem TSK’nın görev ve tarihçesini, hem de çalıştayları çıkaracağınız kanunlarla yok edin!..