MİLLETİMİZİN GÖZÜ AYDIN; ONU KOVUYORUZ
http://mas.tbmm.gov.tr/Viewer/View/2825024
Milletimizin gözü aydın; onu kovuyoruz!
“Yaşar Kemal’in kaybı”na üzülen devlet ve millet hiç düşünüyor mu, “doğumundan, yetimliğine, kimliğine; mahkeme, mahpus, yasaklanan, toplatılan kitaplardan yok edilmiş arkadaşlarına; sosyalist oluşuna” neleri temsil ediyordu bir “kalem”de diye.
Ülkenin 2015’teki büyük kaybı en az bir asırlık kayıpları da, bir asırlık ayıpları da, bir asırlık kazanımları da, öteki denilenleri de temsil ediyordu!
Küsmeden, kasmadan ama hiç susmadan!
Onu var eden ne varsa, o parçaların kiminden nefret ederek onu sevmek, biraz da kendi nefretini sevmek gibi gülüm!
O yüzden bir; bir yüzümüz var…
İki; ikinci yüzümüz!
Üzgünüz elbet ama biraz da yüzsüzüz!
***
Bu yüzsüzlüğü “güncel” bir vakayla da anlatayım.
“Nasıl bir yüzsüzlük, nasıl bir ayıptır” diye müsaadenizle haykırayım. Madde madde “iç güvenlik” geçiren devlete madde madde sesleneyim:
1. Özgür Örs “Hudut Karakolu Komutanı” astsubaydı.
2. Görevi, “Hudut Kartalları” denen karakolla, sınırı kaçak geçişleri engellemekti.
3. Kısa sürede Işid’e katılım için sınırı geçmek isteyen 70 kişi yakalandı. Hatta “Gazze’de İsrail’le mücadele için örgüte katıldık. Bunu söyleyince tehdit edildik. O yüzden kaçtık” diyen iki kişi de oraya sığınmıştı.
4. Sınırın hemen ötesine Işid yerleşmişti.
5. Ocak başı, kimine göre “Yine kaçak kovalarken sınırı geçmiş”, kimine göre “Kendisine tepkili olan Işid kaçırmıştı.”
6. Astsubay Işid elinde 4 gün kadar kaldı. “Tek çatışma yaşanmaksızın” da “MİT operasyonu ile kurtarıldı!”
***
Buraya kadar “görev, hayatını tehlikeye atmak, çok şükür kurtulmak” üzerine maddeler geçti!
Şimdi medya ilgisi ile devlet şefkati biter bitmez gelen maddeleri sıralayayım:
1. Herkesin bilmediği, defalarca yazdığım “merhametsizlik”, askerliğe uzman çavuş başlayıp astsubaylığa geçmiş Örs’e de hücum etti.
2. Tabur Komutanlığı 27 Şubat’ta tebligatla ondan “savunma” istedi.
3. “6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu 20’inci ve TSK Yüksek Disiplin Kurulları Yönetmeliği 9’uncu maddelerinden birine nitelik ve ağırlık itibariyle benzer eylem nedeniyle, TSK Disiplin Kanunu 40’ıncı ve Yönetmelik 22’inci madde gereğince isnat edilen hususlara ilişkin…”
4. “Işid tarafından kaçırılıp alıkonmuş astsubay” suçlanıyordu:
“01 Ocak saat 18.15 ile 05 Ocak saat 19.10 arası süreçte, mukavemet göstermeksizin yabancı ülke terör örgütü mensuplarınca alıkonulduğunuz
olayın ulusa, yerel ve uluslararası basındaki yansımasının terör örgütlerinin propaganda malzemesi olması da değerlendirildiğinde, gerçekleştirdiğiniz ve neden olduğunuz hususlar neticesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarına zarar verdiğiniz tespit edilmiştir.”
***
Devlet, TSK, komutanlar “Işid’in kaçırıp rehin aldığı asker”i “TC ve TSK itibarına zarar vermek”le suçluyordu.
Bu suçun cezası, daha önce kaçırılmış epey profesyonel askerin maruz kaldığı gibi, merhametsizce ordudan atılmaktı!
Kaçırılıp öldürülmüş, başı kesilmiş olsaydı; “suç” yine geçerli olacak ama o vakit belki “kahraman şehidimiz” filan denecekti!
Biri yeni doğmuş, iki çocuğu için içleri yanacaktı!
***
Şimdi esas şöyle madde madde düşünelim:
1. Uludere’de “kaçakçılar”ı bombalayıp öldürülmesiyle devlet ve TSK’nın itibarına zarar verilmedi; “Işid’e kaçaklar”la mücadelede kaçırılan astsubay zarar verdi!
2. “Mukavemet göstermeksizin” Musul Konsolosluğunu Işid’e teslim eden devlet, günlerce rehin kalan görevliler, “mukavemet etmeden teslim olma” emri verenler itibara zarar vermedi, görev peşinde kaçırılan bir ast itibarı mahvetti!
3. “Tek çatışma yaşanmadan bir şehit verip” Işid eline geçmesin diye türbeyi yıkan, içindekileri kaçıran, mukavemetsiz o toprağı bırakan iktidar ve komutanlar zarar vermedi; işinize gelince “komutan” denen “alttaki asker” zarar verdi!
4. Yıllar boyu asit kuyularına atılmış çocuklar, daha yeni 2 uçakta 4 pilotun, tank kapağıyla fotoğrafçı astsubayın, Afganistan’da bir diğerinin kaybı; “cinnet”te üç askerin öldürülmesi, onca asker intiharı, bacağı platinli uzman jandarmaya tekme atan, esas duruştaki astsubaya yumruk atan, uzman çavuşlara “Biz başız siz .öt” deyip terfi eden komutanlar zarar vermedi, bu asker verdi!
Müsaadenizle yine “Yuh” desek çok mu ayıp olur!
***
Astsubay Örs’ün dönüşünü Başbakan şöyle müjdelemişti:
“Kaçakçılara karşı görev yaparken alıkonulan astsubayımızı az önce ülkemize getirdik. MİT’in başarılı operasyonuyla yuvasına dönmekte olan askerimize, ailesine ve TSK’ya geçmiş olsun. Astsubayımızın ülkeye dönüşü nedeniyle milletimizin gözü aydın.”
Şimdi kendisinden bir demeç daha gerekiyor:
Milletimizin gözü aydın; astsubayımızı ordudan kovuyoruz!
Not: TSK’da Mobbing ve İntihar Vakaları Türkiye Barolar Birliği ve TEMAD’ın 13 Mart 10’da Barolar Birliği Kongre Merkezi’nde düzenlediği konferansta ele alınıyor: Birlik Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, TEMAD Başkanı Ahmet Keser, TEMAD Hukuk Komisyonu Başkanı Av. Erkan Akkuş ile Av. Meral Akkuş, Mobbingle Mücadele Derneği Başkanı Hüseyin Gül, Psikolog Doç. Çiğdem Soykan, Asker Hakları İnisiyatifinden Kerem Çiftçioğlu’nun katılımıyla.