İNTİHAR SEBEPLERİ VE ÇARELER-2

Kazım GÜLEÇYÜZ irtibat@yeniasya.com.tr

İntihar sebepleri ve çareler

Genelkurmay’ın, ordudaki intiharların sebepleri olarak sıraladığı 6 madde, her birinin üzerinde ayrı ayrı durmayı gerektiren son derece önemli sorunları ifade ediyor.

Bunlardan biri uyuşturucu bağımlılığı. Dün bir bölümünü iktibas ettiğimiz 6 yıl önceki yazımızda, bu problemin o zaman Eskişehir’de uç veren alarm sinyallerine dikkat çekmeye çalışmıştık.
Görünen o ki, aradan geçen zaman zarfında bu sorun daha da büyümüş ve asker intiharlarının bir numaralı sebebi olacak boyuta ulaşmış.
İntiharlara gösterilen ikinci sebep, sevgisizlik, bölünmüş aile yapısı ve gönül ilişkileri gibi örneklerle ifade edilen ailevî sorunlar. Bu da toplumun temelini oluşturan ailedeki sarsıntının orduya nasıl yansıdığını ortaya koyan bir tesbit.
Bu durumun sivil hayattaki acı tezahürlerini de dikkate alan kapsamlı bir bakış açısıyla, ailedeki hasar ve tahribatı, daha ileri boyutlara taşınmadan gidermek için topyekûn bir seferberlik şart.
Meselâ sevgisizliğin yaygınlaşmasına karşı “Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok” parolasıyla bir “sevgi harekâtı” başlatabilmeliyiz.
“Üniter yapı, bölünmez bütünlük” kavramını hep devlet bağlamında ve dayatmacı yöntemlerle gündemde tutma alışkanlığına artık son verilip, bölünmüş ailelerden meydana gelen bir toplumun da, onun üzerine bina edilen devlet ve sistemin de ayakta tutulamayacağı artık görülmeli.
Ve ailedeki çatlak bir an önce onarılmalı.
Keza gönül ilişkilerinin ahlâkî değerler çerçevesinde fıtrî mecrasına kanalize edilmesini sağlayacak manevî iklim ve atmosfer oluşturulmalı.
6 intihar sebebinin 4.’sü olarak zikredilen “yüz kızartıcı olaylar ve ahlâk dışı davranışlar” da bu konuyla çok yakından irtibatlı. Evet, ahlâkın ihmali, dahası tahribi ve daha da ötesi yer yer ahlâksızlığın teşviki, vahim sonuçlar doğurdu. Şehit sayısını geçen intiharlar, bunlardan sadece biri.
Son madde olarak belirtilen kötü muamele de bu noktada üzerinde durulması gereken önemli bir alt başlık. Orduda “asker dayağı, üstten başlayıp basamaklar halinde aşağıya intikal eden taciz ve kötü muamele” öteden beri yaygın şikâyetlere konu olan, ama çoğu zaman üstü örtülüp geçiştirilmeye çalışılan son derece önemli bir sorun.
İlgili yasada yapılması öngörülen değişikliklerle, “disko” olarak anılan ceza yöntemi başta olmak üzere, bu alandaki olumsuzlukları gidermeye yönelik düzenlemelerin yapılması elbette ki olumlu bir gelişme. Ancak bu konunun da özü itibarıyla bir ahlâk sorunu olduğunu görüp, asıl tedbiri orada aramak, yani ahlâkî yapıyı tamir ve tahkime ağırlık vermek gerektiği unutulmamalı.
Ve aşırı borçlanma. Bu da nihayetinde bir ahlâk sorunu. İktisat, tutumluluk, tasarruf, ayağını yorganına göre uzatmak, israftan kaçınmak gibi hasletler kazanılmış olsa, bu tuzağa düşülür mü?
Ama günümüzde cazip ve aldatıcı reklamlarla sürekli tüketim özendiriliyor; bireysel kredi adı altında faizle borçlanma teşvik ediliyor; kazanmadan harcama eğilimi kamçılanıyor ve ödenemeyen borçlar biriktikçe intiharlar başgösteriyor.
Sonuç: Çözüm için önce sebepler izale edilmeli.