F-4'LER NİYE DÜŞÜYOR?
http://mas.tbmm.gov.tr/Viewer/View/2874167#
F-4’ler niye düşüyor?
Akla mantığa sığmıyor. Bir haftada üç askeri uçak düştü. Şehitlerimizin mekanı cennet olsun, ailelerine sabır diliyorum. Komplo teorisi gibi açıklamalar bir biri peşi sıra geldi. Uçaklar eski, tabut uçak gibi.
Şimdiye kadar düşmeyen uçaklar birden mi takoz kabul edildi? Geçtiğimiz yıla kadar, Türk hava kuvvetlerinden istifa ettirildiği iddia edilen askeri personel konusuna kimse değinmiyor. Bir pilot kolay mı yetişiyor? Geçmişi şöyle bir tarayın eğitimli pilotların ard arada istifa haberlerini görürsünüz. O kadar ki bazıları bir hafta sonra çıkacak durumlarını iyileştirecek yasayı bile beklemeden ayrılmış. Tuhaf değil mi?
Birçok sebepten ilki askere kurulan ‘kumpas’ ve sebebini bilmeden cezaevine düşüp, geleceğini tamamen kaybetme korkusundan askeriyeden kaçış var. AKP iktidarı döneminde Ergenekon, Casusluk ve Balyoz davarlında emekli-muvazzaf sayısız asker tutuklandı. Diğerleri sırasını bekledi. Çeşitli soruşturmalara maruz kaldılar. Bunun neticesi de olabilir F-4 kazalarının sebebi. Yetişmiş elemanların, kumpas tehdidi ile TSK’nın dışına itilmesi.
"2008-2012 arasında TSK’dan istifa eden subay sayısı 5.067’dir. Subay sayısının 39 bin civarında olduğu düşünülür ise emekliliği gelmeden istifa eden 5067 subay sayısı dikkat çekicidir." (1)
Demek istediğim uçaklar velev ki pilotaj hatasından düşüyorsa, TSK’nın tamamına bakıldığında yetişmiş askeri gücümüz sanki Sevr’e maruz kalmış gibi silah bırakıyor. Bir tarihte Arınç ‘bu askerlerle savaşa girsek halimiz ne olurdu?’ demişti ya. Aslında o dediği AKP iktidarı döneminde gerçek oldu. Vahim durum hakkında sadece bunu söylemek mümkün. Sevr hortladı, TSK terhis oluyor, bölgede Kürt devleti kuruluyor.
Acaba pilotaj hatası mı düşüncem için düşen uçaklar beceriksizlikten mi düştü diyebilirsiniz. Aslında neden düştüğü konusunda kimse net konuşmuyor. Ne demekse düşme sebebi belirsiz. Olur mu öyle şey? Bakan ‘Türk halkının F-4’lere güveni kalmadı’ gibi saçma sapan beyanat verirse, elbette koyu karanlıkta el yordamı ile yürüyenlere döneriz.
Eski bir pilot son kazada o eğitimin zor olduğunu söylüyorsa da, üç F-4 kazasının tek ortak noktası, pilotların uçaktan atlayamaması. Araziye, küçük parçalar halinde dağılması ise dışarıda saldırıya mı maruz kaldılar da kaçmaya fırsat bulunamadı sorusunu da akla getiriyor. Saldırı ila ki füze ile olacak değil, yazılım üzerinden uçaklar kilitlenebilir diyorlar. Pilotlar kurtulabilse, yani atlayabilseydi normal bir kaza ise bu defa uçakta ki arızayı anlatacaktı. Top yekûn imha bir nevi.
Maşallah suphanallah Türkiye, Türkiye olmaktan çıktı. Her cins terörist ve yabancı asker, NATO, Özgür Suriye Ordusu, IŞİD, PKK adı altında elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Uçakların düşmesinin eskiliğinden kaynaklandığı yönündeki iddialar üzerine, şehit yakınları haklı olarak komutanlara ve siyasetçilere öfkelenmiş. ‘Saray yapacağınıza uçakları yenileyin’ diye.
Üç uçağın neredeyse aynı anda düşmesi, vurulan Muavenet muhribinin yanlışlıkla!! NATO kararlılık tatbikatında iki füze ile vurulmasını da getiriyor akla. 6 asker öldü, 22’asi yaralandı o dönem. Ardından Amerika özür diledi, yanlışlıkla oldu diye. Nasıl bir yanlışlıksa füzeler tam isabet kaydetmişti. Tarihe ‘kaza’ diye geçen o trajedi de akılda kalansa şu bilgi olmuştu.
"Türk Savaş gemisini vuran Amerika uçak gemisinin füze sistemi elektronik kilit sistemi ve dörtlü şifre ile ateşliyordu füzeleri. Bir kişi dalgınlıkla ateş emri verse, diğer dördünün durdurma yetkisi vardı. Durdurmadılar."
Sözde o işin altında, Amerika’nın bize savaş gemisi satma stratejisi yatıyor dense de o ihtimal bana zayıf geldi. Washington, istediğini istediği zaman dayatıp, satmıyor mu Türkiye’ye.
Sadede gelirsek, Erdoğan elimizde 57 tane F-4 tane daha var diyor. O üç uçak aynı anda neden düştü sorusunun cevabını bulamazsak, Allah muhafaza 57×2=114 şehit diyorum.
***
KAPİTALİZMİN HİZMETKÂRI SÖZDE MÜSLÜMANLAR
Kömür madenlerine ‘kurtarma odası’ yapılması zorunluluğu ortada yok. Daha çok kömür çıkarmak, ucuza getirmek için işçiyi köle çalıştıran düzeni, taşeronluğu getiriyorlar…İş güvenliği cinayetleri giderek artıyor, devletin ‘sen ben bizim oğlan’ denetimleri kazaya davetiye çıkarıyor. Şu an Soma’da 2.831 işçi yaşamaya çalışıyor.
İşleri yok, tazminatlarını alamıyorlar. Peki bu insanlar nasıl geçinecek? Maden ocaklarını yönetemeyen iktidar, 13 yıldır Türkiye’yi yönetiyor.
Hesapsız özelleştirmede devlet menfaati gözetilmediği gibi çıkan pis kokunun haddi hesabı yok. Anlık, seçime dönük siyasi manevralarla on üç yıl geçti. Bacası tüten fabrikalar kapandı, var olanlar yabancılara satıldı. Milleti 36 etnik kökene böldükten sonra tekrar bir araya nasıl gelinir düşüncesini taşımıyorlar. Yine de, PKK çevresine yuvalanmış bir avuç kendini bilmez dışında toplum bölünmeye karşı.
Aynı kararlılığı İstiklal Savaşında da görmüştük. O sebeptendir ki, Anayasa’yı değiştirip işi sağlam kazığa bağlamak telaşındalar. Millet giderek fakirleşti. Resmi %10, gayri resmi işsizlik rakamı %20’lere yakın iddiası var. Çalışanların büyük yüzdesi asgari ücretli. O bile lütufla dağıtılır oldu. Yağdanlıkların, yandaşların önü açık. ‘Bu iş böyle gitmez’ diyenler susturuluyor. Nereye kadar sürecek bu hâl?
***
BAHÇELİ DOLMABAHÇE’Yİ SEVR’E BENZETTİ
"PKK olağanüstü kongre toplayacak, silah bırakacak, barış gelecek ve demokrasinin önü açılacakmış. Sevr Anlaşması’na da barış diyorlardı ve Türk milletine nasıl bir cehennem yaşatacağı herkesin malumuydu. Bu ihanet metni Türkiye Cumhuriyeti’nin çöküş metnidir.
30 Ekim 1918’de imzalanan metnin şartları neyse, 28 Şubat 2015 tarihinde ilan edilen ihanet mutabakatı bunun aynısıdır. 10 Ağustos 1920’de imzalanan kirli paçavra Sevr ile 28 Şubat’taki ihanet metni arasında hiçbir fark yoktur. Sevr’i imzalayacak kadar küçülen 3’lü kadroyla, AKP’yi temsilen orada oturan 3 şahsiyetin yolları kesişmiştir.
Kaynak: (1) Ümit Özdağ – TSK’nın karşı karşıya olduğu durum artık bir milli güvenlik tehdididir