Dolar 34,4783
Euro 36,2711
Altın 2.957,56
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 17°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
17°C
Hafif Yağmurlu
Cum 17°C
Cts 2°C
Paz 2°C
Pts 2°C

ASKERİ YÖNETİM SİVİL YÖNETİM

ASKERİ YÖNETİM SİVİL YÖNETİM
12/08/2013 12:36 PM
20.385
A+
A-

http://tbmm.ajanspress.com.tr/customer/basic/press/Displayer.aspx?id=31379260&

Askeri Yönetim Sivil Yönetim

Bundan 33 yıl önceki Askeri Yönetim döneminde U Gümrük ve Tekel Bakanlığı’ nda Gümrük Kontrolörü olarak görevliydim. Bakanlık Müfettişi Erdener Demirağ Üstat’ ın refakatinde Esenboğa Yolcu Salonu Gümrük Müdürlüğü’ nün teftişindeydik. 12 Eylül 1980 Cuma sabahı saat 06.00′ da teftiş yerine gitmek üzere Ankara-Ufuktepe’ deki kiralık evimden apar topar çıkarken, aynı zamanda TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ‘ nde görevli komiser olan ev sahibim kapı aralığından seslendi:

" Dur. Dışarı çıkma! Nereye gidiyorsun?" dedi.

Şaşırmıştım. Hiç tereddütsüz" işe gidiyorum Süleyman Amca…" dedim.

Büyük bir heyecan ve titrek bir sesle" Memlekette ihtilal oldu. Sokağa çıkmak yasak. Senin haberin yok mu?" diye sordu.

Gerçekten de haberim yoktu. Çünkü sabah çok erken kalkmış; dolmuşa yetişmek ve Sıhhiye’ den Esenboğa’ ya giden THY’ nin ilk servis aracını kaçırmamak için apar topar evden çıkmıştım. Televizyonu açmak, sabah haberlerini dinlemek aklımın köşesinden bile geçmemişti.

Biraz şaşkın biraz da korku ile " Ya öyle mi?" diyebilmiştim.

Süleyman Amca bir polis edasıyla ve beni koruma içgüdüsüyle son sözünü söyledi:" İkinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı var. Haydin gir içeri!" dedi.

Teşekkür ederek çaresiz dış kapıdan geri döndüm, iyi ki sokağa çıkmamış ı/e yol almamıştım. Büyük ihtimalle Süleyman Amca beni sokakta asker ile dalaşmaktan ve başıma gelecek bir beladan kurtarmıştı.

Gerisine geri eve girer girmez hemen tek kanallı televizyonun açma/kapama düğmesine dokundum. TRT 1′ de, Genelkurmay Başkanı ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Org. Kenan Evren Paşa konuşuyordu. Türk Silahları Kuvvetleri ülkenin yönetimine el koymuştu. Başbakan Süleyman Demirel ile birlikte diğer parti genel başkanları ve partilerin yöneticileri sabahın erken saatlerinden itibaren teker teker evlerinden toplanmış, bir süre gözaltında tutulmak üzere Zincirbozan’ a sevk edilmişti.

Türkiye’ nin yönetimi askerlerin eline geçmiş, sivil yönetime son verilmişti!

DEMOKRASl MUMLA ARANIR HALE GELMİŞTİ!

12 Eylül 1980′ de gerçekleştirilen Askeri Yönetim dönemi 3 Kasım 1983 seçimlerine kadar sürmüştü. Ülkede 3 yıl 1 ay 21 gün süren Askeri Yönetim, Türkiye’ yi 50 yıl geriye götürmüştü. Binlerce kişi gözaltına alınmış, çoğu hapse atılmıştı. Binlerce kişi örgüt üyeliği suçlamasıyla askeri mahkemelerde yargılanmış ve cezalandırılmıştı. Millet sindirilmişti. Askeri yönetim döneminde işkenceler ve idamlar yaşanmış; cezaevleri dolmuş taşmıştı. Memlekette zulüm artmıştı. Onlarca gazeteci hapse atılmıştı. Sansür tavan yapmıştı. Sabaha karşı evler ve işyerleri basılmış, aydınlar, sanatçılar susturulmuştu. Kitaplar yasaklanmış, filmler sakıncalı bulunmuştu. Sanat yok edilmişti. Her şeye yasak getirilmişti! Halk canından bezdirilmiş, isyan büyümüştü. Fikir özgürlüğü yara almış, gıkını çıkaran yanmıştı.

Askeri Yönetim, 12 Eylül 1980 öncesi siyasi partilerin yönetim kadrolarına siyaset yasağı koymuştu. Siyasi partiler ile birlikte tüm sivil toplum kuruluşlarının kapısına kilit vurulmuştu. Halk susturulmuştu.

11 Eylül 1980 Perşembe günü Başbakan olan Süleyman Demirel’ in Başbakanlık Müsteşarı ve Devlet Gümrük Dünyası Askeri Yönetim Sivil Yönetim Planlama Teşkilatı Müsteşar Vekili Turgut Özal’ ın ise, 12 Eylül 1980 Cuma sabahı siyasette yolu açılmıştı. Askeri Yönetim düzeninde üike ekonomisinin dümeni Başbakan Yardımcısı Turgut Özal’ a teslim edilmişti. Daha sonra Anavatan Partisi’ ni kuran ve 1983′ de yapılan seçimlerde tek başına iktidara gelen Turgut Özal; ülke ekonomisini liberalleştirirken, devlet kadrolarına da muhafazakârları yerleştirmişti.

2013 TÜRKİYESİ’ NDE NELER OLUYOR?

2002′ de iktidara gelen AKP, Turgut Özal’ ın yönetim modeline dört elle sarıldı. 10 yıllık AKP iktidarında " İleri demokrasiye geçtik" denilse de, Cumhuriyet kazanımlarında ülkeyi geriye götürüldü. Vatandaşlar" Bizimkiler" ve" Diğerleri" olarak ortadan ikiye ayrıldı.

12 Eylül 2010′ da yapılan referandum ile kabul edilen Anayasa değişiklikleriyle yargı siyasallaştırıldı. Vatandaşın adalete güveni sarsıldı.

2007 seçimleri sonrasında, özel yetkili Cumhuriyet Savcılıklarınca açılan " Ergenekon"," Balyoz" gibi soruşturmalarda binlerce askeri ve sivil kişi sorgulandı, gözaltına alındı. Silivri’ de kurulan olağanüstü özel yetkili mahkemelerde görülen davalar karara bağlandı, hüküm ilan edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’ nin en üst rütbeli askerleri, siyasi parti liderleri, üniversite rektörleri, ünlü gazeteciler ve ülkenin aydınları, sendikacıları hapis, müebbet hapis ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırıldılar.

Sabaha karşı evler basıldı; aydınlar, sanatçılar hapse atıldı. Medyaya sansür geldi; yandaş medya kuruldu ve gazeteciler işten atıldı. Gezi olaylarında polis, halkın üstüne sürüldü; TOMA’ larla, coplarla, biber gazıyla, baskınlarla halka zulmedildi.

Sokaklarda insanlar öldürüldü, binlercesi yaralandı. Özgürlük ve demokrasi için yürüyenlere, toplantılara katılanlara "çapulcu" denildi. Evinin balkonunda, penceresinde tencere tava çalan halk bezdirildi. Hakkını arayanın, gıkını çıkaranın tepesine binildi. KANUN adına her şey yasaklandı.

1980 askeri yönetim döneminde demokrasi mumla aranır hale gelmişti. 2013 sivil yönetim döneminde özgürlük ve demokrasi isteyenler " terörist" ilan edildi. Sokağa çıkmak serbest ama Gezi Parkı’ na ve Silivri’ ye gitmek yasaklandı!

ASKERİ YÖNETİM —SİVİL YÖNETİM FARKI NEDİR?

12 Mart 1971 Askeri Muhtıra sürecinde Ankara Maliye Oku!u’ nda yatılı öğrenciydim. 12 Eylül 1980 Askeri Yönetim döneminde Gümrük ve
Tekel Bakanlığı’ nda Merkezi Devlet Denetim Elemanı olarak görevliydim. 28 Şubat 1997 post-modern yönetim sürecinde Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı’ ndayönetim-denetim savaşlarında tek başına denetim mücadelesi veren bir denetmendim. T. C. Başbakanı Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Bülend Ulusu, Turgut Özal, Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından kurulan hükümetler döneminde kamuda çeşitli görevlerde bulundum. Ne mutlu bana ki, AKP iktidara gelmeden önce kendi isteğimle emekliye ayrıldım ve serbest çalışma hayatıma atıldım.

Türkiye’ deki sağ-sol olaylarının içinde yaşayanlardan biriyim. Askeri müdahalenin de, Askeri darbenin de, sıkıyönetimin de, sivil yönetimin de, mafyanın da, çetenin de, terörün de, teröristin de, muhafazakârın da, dincinin de, rüşvetin de, rüşvetçinin de, yolsuzluğun da, hırsızın da, sahtekârlığın da, rantiyecinin de, faizcinin de ne olduğunu çok iyi bilenlerdenim!

Ergenekon davası hâkimlerinin basına yansıyan torba kararlarını hayret ve şaşkınlık içerisinde izliyor ve okuyorum. Çıkardığım sonuç şudur ki, bu dava bir hukuk işlemi değildir, iktidarın bölücü ve çocuk katili Öcalan’ ı affetmek ve Türkiye’ deki askeri-sivilABD karşıtlarını sindirmek için yapılan bir mıntıka temizliğidir.

Öyleyse, askeri yönetim ile sivil yönetim arasındaki fark nedir?

Askeri yönetim ile sivil yönetim arasında çok açık olan iki fark vardır. Birincisi; tüm askeri yönetimler döneminde siviller cezalandırılmıştır. Şimdiler ise, sivil yönetim ilk defa askerleri cezalandırıyor, ikincisi; askeri yönetimler döneminde "idam" cezası vardı. Şimdilerde ise idam cezası yok, onun yerine" ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" var."

Soruyorum sizlere: Hangi ceza daha ağırdır acaba? İdam edilerek bir kerede ölmek mi? Yoksa Azrail canı alıncaya kadar binlerce kere ölmek mi? Ya da vicdan azabı çekerek ecel ile ölmek mi?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.