TSK'DA KAÇ DREYFUS?
http://www.milliyet.com.tr/tsk-da-kac-dreyfus-/siyaset/ydetay/2044748/default.htm
Güneri Cıvaoğlu ngunericivaoglu@gmail.com
TSK’da kaç Dreyfus?
KARA bulut gibi kapkara çöken bir söylem:
“Bir değil, 10 değil, 100 değil… Kaç Dreyfus!”
Ergenekon, Balyoz, Kafes, Sarıkız, Ayışığı gibi bir sürü “darbe girişimi” davalarıyla yüzlerce TSK mensubuna “kumpas” kuruldu.
“Kumpas” söylemi dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait.
Bir tek “Dreyfus” davası Fransa’yı ayağa kaldırmıştı.
Ya “muvazzaf” ya da “emekli” TSK’nın yüzlerce şerefli mensubu?
O bir tek “Dreyfus” olayını düşünmekte ve vicdan sorgulaması yapmakta fayda var.
Anlatayım:
“ŞEYTAN’ ADASI’NA…
Dreyfus Fransız ordusunda yüzbaşıydı.
Fransa’da “Yahudi karşıtı rüzgârlara” karşın zengin bir Yahudi ailenin çocuğu olan Dreyfus okullarında gösterdiği üstün başarıyla silahlı kuvvetlere kabul edilmişti.
Ancak “casusluk” suçlamasıyla 15 Ekim 1894’te tutuklandı.
Sebep…
Paris’teki Alman Büyükelçiliği’nde hizmetli olarak çalışan Fransız gizli servisinden bir kadın çöp sepetinde imzasız bir mektup bulmuştu.
Alman askeri ataşesine yazılan mektupta “Fransa’ya ait askeri sırların verileceği” vaat ediliyordu.
Araştırmalarda el yazısı Yüzbaşı Dreyfus’un kaligrafisine benzetildi.
Tutuklanmasını takiben yapılan soruşturmada aleyhine hiçbir delil bulunamamasına rağmen, suçlu görüldü.
Mahkum edildi. Şeytan Adası’ndaki hapishaneye gönderildi.
…………………..
Fakat 2 yıl sonra Alman Büyükelçiliği’ndeki, Fransız gizli servisine mensup “hizmetli” bir mektup müsveddesi ele geçirdi.
Fransız gizli servisine verdi.
Mektup müsveddesi bir Alman subayı tarafından yazılmıştı.
Easterhazy adındaki Fransız subayına gönderilmek üzere yazılmıştı.
Fransız gizli servisi, Yüzbaşı Dreyfus’un mahkumiyetine sebep olan mektuptaki el yazısının aslında o Fransız binbaşısı Easterhazy’ye ait olduğunu saptadı.
Ve…
Dreyfus davası yeniden açıldı.
Fakat…
Nedendir bilinmez mahkeme “oybirliğiyle” Easterhazy’nin beraatine karar verdi.
Tam bir adalet fiyaskosu.
Belki de “kumpas!..”
El yazısı Easterhazy’ye ait ama Dreyfus Şeytan Adası’nda hapis cezasına devam!
Bu çarpıklığa ünlü Fransız yazar Emile Zola “L’Aurore” gazetesinin manşetinde yer alan “Suçluyorum” açık mektubuyla işaret etti.
Kamuoyu dalgalandı.
Fransa Cumhurbaşkanı’na yazılan açık mektubu Akademi üyesi profesörler ve aydınların Millet Meclisi’ne hitaben bildirisi takip etti.
Baskılar sonuç verdi.
Sorguya çekilen Binbaşı Easterhazy “suçunu itiraf etti.”
Gönderildiği hapishanede intihar etti.
…………………….
Yeniden yargılama yapıldı.
Nihayet 1906’da Dreyfus Davası bir kez daha açıldı.
Ve Yüzbaşı Dreyfus beraat etti.
12 yıl önce sökülen apoletleri (rütbeleri) ve nişanları, bu sökümün yapıldığı aynı yerde törenle iade edildi.
Ayrıca Fransa’nın saygın “Legion d’Honneur” nişanı da verildi.
Dreyfus, Birinci Dünya Savaşı’nda orduya hizmet etti.
……………………
Bu olay filmlere de konu oldu. Adalet arayışlarına simge olarak hâlâ referanstır.
……………………
3 yılı aşkın süre başta eski Genelkurmay Başkanı Em. Org. İlker Başbuğ olmak üzere “kumpas” kurbanları da devletin düzenleyeceği törenle bir “anlamlı özür”ü fazlasıyla hak etmişlerdir.
Bu onlar kadar, TSK’ya da borçtur.