TSK AÇILIMA NOKTAYI KOYDU
TSK açılıma noktayı koydu
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, Suriye ve Irak’taki gelişmeler, Türkiye için tehdit öncelikleri, TSK’da modernizasyon çalışmaları, savunma ve güvenlik konularında konuştu
ORGENERAL Necdet Özel, Savunma ve Havacılık dergisine konuştu. Suriye’deki gelişmeler bağlamında PKK/PYD’nin konumu, bölgesel gelişmeler ve Türkiye’ye etkileri konusunda açıklamalar yapan Özel’in açıklamalarının satır başları şöyle:
Suriye ve Irak’taki gelişmeler, PYD/PKK ile DEAŞ’ın faaliyetlerinin yanı sıra, bölgedeki otorite boşluğundan faydalanarak ortaya çıkması muhtemel başka terör grupları, Türkiye’nin güvenliğine ciddi tehdit oluşturmaktadır.
Suriye ve Irak’ta yaşanan kontrolsüz gelişmeler dikkate alındığında, DEAŞ ile mücadele eden unsurlara yapılan askerî yardımlardan dolaylı olarak PYD/PKK’nın istifade etmesi diğer bir risk faktörünü oluşturmaktadır.
Bölücü terör örgütü, Irak ve Suriye’de yaşanan gelişmeler doğrultusunda elde ettiği kazanımları artırmaya çalışırken aynı zamanda kendisini ve diğer ülkelerdeki uzantılarını masum göstererek farklı bir algı oluşturmaya çalışmaktadır.
KONSEPT DEĞİŞİKLİĞİ
Güvenlik ortamındaki tehditlerin karmaşıklığı, alınacak tedbirlere ilişkin alternatif hareket tarzları geliştirilmesini gerektirmektedir. Bunların hepsinin askeri tedbirler olması zorunluluğu da bulunmamaktadır. Nitekim bu durum; tüm dünyada artık bir “Savunma Konsepti” anlayışından ziyade “Güvenlik Konsepti” anlayışının oluşmasına da neden olmuştur. Bizler de çalışmalarımıza “Güvenlik Konsepti” anlayışıyla yön vermekteyiz.
Türk Silahlı Kuvvetlerince mevcut kuvvet yapısı ve konuşlandırması bölgesel ve küresel güvenlik ihtiyaçlarına, teknolojik gelişmelere, değişen tehdit durumlarına göre değerlendirilerek sürekli gözden geçirilmekte, ihtiyaç duyulan düzenlemeler kısa, orta ve uzun vadeli kuvvet yapısı planlamalarına dâhil edilmekte, birliklerin teşkil edilmesi ve konuş durumu değişiklikleri de bu çalışmalar ile koordineli olarak yeniden değerlendirilmektedir.
SURİYE’DEN TEHDİT
Suriye’de, Mart 2011 ayından bu yana devam eden çatışmalar, bölgenin istikrarsız ve kırılgan yapısını derinleştirmektedir. Irak ve Suriye’de yaratılan ortam DEAŞ’ın giderek güçlenmesine, bütün dünyadan birçok radikal savaşçının bölgeye akmasına ve PYD/PKK’nın terör örgütü kimliğinden ziyade bölgede DEAŞ ile savaşan meşru bir güç olarak görülmesine yol açmaktadır. Bununla birlikte, Suriye rejiminin kimyasal silah dâhil her türlü saldırı aracını kullanmakta tereddüt etmemesi, bu ülke yönetiminden kaynaklanan tehdidin devam ettiğine işaret etmektedir.
İRAN’IN NÜFUZ ARAYIŞI
İran, balistik füze imkân kabiliyeti ve nükleer programı nedeniyle bölgede risk unsuru olarak algılanmaktadır. İran, son 30 yıl içerisinde gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda, balistik füze sistemlerini üretme yeteneği kazanmış ve bu silahları envanterine almıştır. İran, bölgesel lider ülke olma ve Orta Doğu’daki nüfuzunu pekiştirme gayretlerini sürdürmekte, sahip olduğu enerji kaynaklarını uluslararası alanda fırsata çevirmek istemektedir.
DOĞU AKDENİZ’DE RİSK
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi [GKRY]’nin Ege ve Doğu Akdeniz’de ilan edilen ve ilan edilmesi öngörülen sözde münhasır ekonomik bölgelere yönelik faaliyetleri, bu faaliyetlere paralel olarak Akdeniz’e kıyıdaş bazı ülkelerle ittifaka dönüşen stratejik işbirlikleri, Türkiye’nin milli menfaatlerine ve ulusal güvenliğine yönelik riskler oluşturmaktadır.
‘NATO EN UYGUN PLATFORM’
Bölgesel ve küresel risk ve tehditler, problemlerin karşılıklı diyalog ve iş birliğiyle çözümünü zorunlu kılmaktadır. 28 ülkenin üye olduğu ve 69 ülkeyle de ortaklık ilişkisine sahip olan NATO, söz konusu diyalog ve iş birliği için en uygun platformdur.
Bu kapsamda, küresel ve bölgesel güvenlik ile istikrarın korunmasında önemli bir rol oynayan ve kuşkusuz tarihin en başarılı kolektif savunma örgütü olan NATO’ya üye olmamız, güvenliğimize de önemli katkılar sağlamaktadır.
‘AKTİF DESTEK’
Türkiye’nin güvenliğine yönelik risk ve tehditlerle mücadelede NATO, Türkiye’nin dış politika, savunma ve güvenlik konularında temel dayanaklarından biri olmaya devam etmektedir. “NATO’da millî menfaatler gözetilirken, ortak görevlerin yerine getirilmesi, NATO yeteneklerinin geliştirilmesine katkıda bulunulması ve ittifakın güçlendirilmesinin desteklenmesi önem arz etmektedir. Türkiye’nin, dünyanın en önemli güvenlik organizasyonu olan NATO’nun etkinliğini ve caydırıcılığını artırmasına yönelik çalışmalara verdiği aktif desteğin millî menfaatlerimiz açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Dengeli bir stratejik planlamayla, geleceğin güvenlik ve harp ortamında gerçekçi bir misyon belirleyen TSK, bölgesinde ve hatta küresel çapta önemli roller üstlenmeye adaydır.
UZMAN PERSONELİ ARTIRMA
TSK’nın hedefi, mevcut durumda yaklaşık olarak yüzde 35 olan uzman personel oranının önümüzdeki dönemde artırılmasıdır. Bu hedefe ulaşmak maksadıyla, askerlik sisteminde uzmanlaşma oranının artması, günümüz şartlarına ve kamuoyu beklentilerine daha uygun bir yapıya dönüştürülmesi yönündeki çalışmalarımız devam etmektedir. Ancak, ordu-millet bağının önemli bir unsuru olan yükümlü askerlik sisteminin de devamı öngörülmektedir.