TERCİHİMİZ DEĞİLDİ
GAZİHABER
http://www.gazihaber.com/haber/4824/tercihimiz-degildi.html
Tercihimiz Değildi….
Sitemiz köşe yazarlarından değerli Gazimiz Sn. Hikmet KANLI’nın köşe yazısını sizler için yayımlıyoruz.
Engelli plakalı aracımla, bir ziyaretten evime dönüyordum, trafik lambalarında yeşil yandı ve çift şeritten araçlar karşı yola geçiş yaptık, tabi ki yeşil ışığı kaçırmamak, diğer yönden gelen araçların geçişini engellememek adına hızlı hareket ediliyor, ben ve arkamdakiler sol şeritten giderken sağ şeritten de gelen araçlar vardı. Işıkların geçişinden 20-25 metre sonra yolun solunda dörtlü ışıklarını yakmış bir araç vardı. Ben bu aracın yaklaşık 50-55 metre ötesindeki yoldan sağa dönmek üzere, arka tarafı da kontrol ederek sinyal verdim, sağa dönen diğer araçların ardında beklerken, pek çok yerde dolaylı olarak karşılaştığım hakaretler zincirine acımasız bir halka daha eklendi burada.
Sürücünün;
”Sakatsın makatsın ama yerinde duramıyorsun çok hızlısın, (parmağını sallayarak) yavaş ol biraz! Ben biraz nezakete uygun yazdım, argosu da olan sözlerine muhatap oldum. Yani plakamdaki işaretten aciz adam, sakat halinle senin hata yapmaya bile hakkın yok demeye getirdi. 09-09-2014 tarihinde saat 17.10 sıralarında dediğim gibi bir aracın sürücüsü camını açıp böylesi bir hakarette bulunup, gaza basıp gitti. Plakasını aldım, bu sağlam! arkadaşı bulup hayatın gerçeklerine dair bazı hatırlatmalarda bulunmayı çok istiyorum. Nedeni; pek çok insanımızın bu ve benzeri pek çok konuda farkındalıklarının eksikliğinden midir nedir? Doğuştan ya da sonradan bedensel, zihinsel engelleri olanları aşağılamanın, kendisinin de engelli adayı olması hasebiyle, kendini de aşağıladığı anlamına geleceğini, bıkmadan usanmadan anlatmak isterim.
Sakatlık ya da sağlamlıktan önce insan olduğumuzun bilinmesi çok önemli, ”hatasız kul olmaz” diye şarkı bile varken, hakaretten önce varsa hata, hatırlatılsa daha iyi olmaz mı? Farkında olmadan diyelim ki hata yapmış olayım, yapmadığımı düşünüyorum, buna rağmen hatam varsa , öyle anlaşıldıysa özür dilemenin erdem olduğunu kabul etmiş, hasbel kader insanları kırmamayı ilke edinmiş biri olarak, özür dilemezsem namerdim. Bu olaya muhatap olduğum için ben diyerek anlatıyorum, oysa benzeri pek çok konuda böylesi aşağılanan insanların tercümanı olmaya çalışıyorum, yani ”ben” demek ”biz” demek oluyor. Hani trafikte hataya yer yoktur denir, bilerek, isteyerek yapılan yanlışlar, magandalıklar, kural bilmezlikler yönünden ele alındığında çok doğrudur. İnsan olma, bilmeden hataya düşebilme özellikleriyle ele alındığında, nezaketen de olsa özür dileme dikkate alınmalı ancak özürle kapatılamıyorsa, tabi ki suç varsa ceza da olmalıdır. Engelli plakama bakarak, öteki olarak göreceğine mertçe, delikanlıca söyleyeceği ne varsa söylese, inanın ki suçum varsa cezamı çekerim. Şunu demek istiyorum: Her türlü hakaret, ayrım, ötekileştirme vb. her şeyi bir tarafa bırakarak, eşit insanlar olduğumuzu kabul edelim.
Aslında engelliler, yaşlılar, çocuklar, diğer sağlık problemleri olan insanların muzdarip olduğu bazı konulara değinecek, farkındalığa bir davet çıkartacaktım, yine de kısaca özetlemek isterim. Tekrar ediyorum ben diyorsam, biz anlayın lütfen, görev gazisiyim, terör gazisiyim, engelliyim, sağlıklıyım, abiniz, kardeşiniz, dayınız, amcanızım. Her birimiz resmi, özel kurum ve kuruluşlarla ve bankalarla mutlaka ilişkiliyiz, elektrik,su,telefon,kredi,kredi kartı vb. ödemelerimizi bankalar aracılığıyla yapıyoruz. Özellikle büyük ve kalabalık yerleşim alanlarında, işlek bir caddenin sağı-solu bankalarla iş yerleriyle dolu, öyle ki; tekerlekli sandalyeli bir arkadaşımız, göstermelik rampalardan çıkamıyor en az dört kişinin yardımıyla çıkılabilecek rampalar yapılıyor, yani dostlar alışverişte görsün türünden, yürüme zorluğu çeken ortopedik engelliye bir bakıyorsunuz,ayağı çukura ya da düzensiz döşenmiş taşlara takılarak düşmüş, bu sadece engellilerin başına gelmiyor, herkes nasibini alıyor yani, görme engelliler için sarı şerit yapılmış, o da ne? Arabalar park etmiş, uyaranlar olmasa, engeline engel ilavesi olacak.
Engelli aracını bankanın önüne park ettiği için adrese trafik cezası gelmesi, engelli araçlarının park etmesine genelgelerde yazdığı üzere, yardımcı olunması gerekirken, ya bihaber, ya da umursamaz tavırlarla karşısındakini aşağılayan, hakir gören bazı görevlilerin marifetleriyle karşılaşmak gibi, daha önce de trafik polisinin duygu sömürüsü yapıyor demesine itirazım, karşı çıkışım dolayısıyla ceza kestiğini ”On beş dakika park çilesi” başlığıyla yazmıştım. Gaziye, şehit yakınına, yaşlılara bedavacı, beleşçi yakıştırmaları, vb daha neler neler. Hem Vallahi Hem Billahi, sakatlık bizim tercihimiz değil, bizler bilerek, isteyerek sakat kalmadık. Kimimiz doğuştan, kimimiz sonradan engelli olduk ve sıklıkla tüm insanlar potansiyel engellidir diye boşuna söylemiyoruz. Özellikle genç yaşlarda, kaza geçirmedikten sonra, illaki engelli olunacak diye bir şey yok, ama ömrün ilerleyen bölümlerinde, hücre ölümlerinin daha çok olduğu yaşlılıkta da bir çeşit engellidir insan.
Şahsen bu hatırlatmaları yapmamın en önemli nedenlerinden biri de, aşağılayıp, hor görmelerle kendini inkar etmekten vaz geçilmesine, naçizane tavsiye niteliğinde katkı vermektir. Bir de lütfenempati duyguları hep diri tutulsun. Yasalarla engeli olanlara, sağlıklı olanlarla eşit hale gelmeleri için bazı haklar tanınmıştır. Pozitif ayrımcılık deniyor buna. Yasa ve yönetmeliklere uygun çalışm
alar yapması gerekenlerin (hepsi değil tabiki) üzerine düşenleri yerine getirirken, yaptıkları hatalar,yanlışlar nedeniyle yaşanan mağduriyetleri dile getire getire nerdeyse dilimizde tüy bitti,hala aynı eylem ve söylemler devam ediyor. Okunması için yazılar yazıyoruz ama,bu konuların birebir tarafları nedense hiç dikkate almıyorlar, ya da okuma,anlama çözüm üretme tenezülünde bulunmuyorlar.
Bir de yıllar önce engelli derneğinin birinde görev almak istedim, kısa bir sürede istismar, duygu sömürüsü ve sahtekarlıkların döndüğünü anlayınca, bir daha dernek vb. yapıların yanından dahi geçmedim. Hep bireysel olarak bir şeyler yapmaya çalıştım. Dernekler ve diğer sivil toplum örgütleri liyakat esasına dayanmadıkça, değişim ve gelişime açık yöneticilerle değil de, bunun tam tersi özelliktekilerle hiç bir yere varamaz, hiç bir derde de derman olamaz. Dernek üyesi olan arkadaşlardan bana kızanlar çıkacaktır, onlara da naçizane tavsiyem kolay olanı değil, zor olanı seçsinler, Kızmak yerine, liyakatli, değişerek, gelişerek, çalışarak dertlere derman olmayı tercih edenleri seçsinler. Kısacık bu konuya da değindikten sonra Selamlar, Saygılar ve Sevgilerle… Her yeni gününüzün bir öncekinden çok daha verimli,güzel geçmesi dileklerimle…Esen Kalın…
Gazi Hikmet KANLI