ASKER EŞİNDEN 'BİZİ ANLAYIN' MEKTUBU

http://tbmm.interpress.com/(S(luetq4vqxnum4lc0n5xypbkd))/BasinAyrintiGoster.aspx?IDS=34564716&
MUSTAFA MUTLU
Asker eşinden ‘Bizi anlayın’ mektubu…
Başka yazarlara da gönderiyor musunuz bilemem ama sağ olun; bana mektup yağdırıyorsunuz…
Bugünü "halk günü" ilan ettim ve sözü size bırakıyorum…
İlk mektup adı ve görev yeri bende saklı muvazzaf bir subayımızın eşinden…
Noktasına, virgülüne dokunmadan aynen yayınlıyorum:
***
"Mustafa Bey. Ben halen … … … …’de görev yapan Albay … …’ın eşiyim. 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle sütunlarınızda iki gün üst üste eşlerimizi sert bir üslupla eleştirdiniz.
Haklı gibi görünseniz de size katılmıyorum. Çünkü eşlerimizin tek başlarına ‘kanunsuz emirlere’ uymama gibi bir tavırları olamaz. Bunu yaptıklarında sadece askerlikleri yanmaz, aynı zamanda neyle suçlanacakları da belli olmaz. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne nasıl bir misyon yüklediğinizi bilmiyorum ama artık siz de halk da askere sadece ‘asker’ olarak bakmayı öğrenmelidir. Siyasi sorunlarımızın çözümü, askeriyeden geçmemektedir.
Sınırlarımızın yolgeçen hanı olduğunu, bunların güvenliğini sağlamanın askerin görevi olduğunu söylüyorsunuz. Yine haklı gibi görünebilirsiniz. Ama bir düşünün:
Ya siyasi iktidar, askerin sınır güvenliğini sağlamasını istemiyorsa? O zaman bizim eşlerimiz ve çocuklarımız, babalarımız; ‘Bu benim görevim, emir olmasa da ben bu güvenliği bağlamakla mükellefim’ mi diyecekler? Derlerse, orduda kaç gün barındırılacaklar?
Değerli Mustafa Bey.
Evet, haklısınız; eşlerimiz, tutuklanan sınıf arkadaşlarının hallerini hatırlarını soramadılar. Biz eşlerine, çocuklarına ‘Geçmiş olsun’a gidemedik. Çünkü fişlenmekten çekindik. Onların yaşadığı haksızlığı bildiğimiz için korktuk en çok da… Aynı zulme muhatap olmaktan korktuk.
Sırf bu yüzden eşlerimize açıkça, ‘Korkak’ diyorsunuz. Ne yapacaklardı yani; toptan içeri mi gireceklerdi? O zaman mı kahraman olacaklardı?
Siz duyarlı bir gazetecisiniz. Eşlerimizi, çocuklarımızı, babalarımızı; sırf kendilerini tutuklattırmadılar, bizleri de cezaevleriyle tanıştırmadılar diye hedef göstermeyin, halkın öfkesini onlara yöneltmeyin.
Ortada bir ayıp varsa; bu eşlerimizin değil, zorbaların ayıbı.
Lütfen bunu anlayın ve biz sıradan insanların omuzlarına, taşıyamayacağımız yükler yüklemeyin.
Bu mektubu yayınlayacağınıza ihtimal bile vermiyorum.
Keşke yayınlasanız da halkımız, askerlerimizin de kendileri gibi basit kaygıları olan etten kemikten insanlar olduğunu duysalar. Not: Mektubumu yayınlamanız durumunda eşime ait tüm bilgileri ve benim kimliğimi deşifre etmemenizi özellikle rica ediyorum.
Saygılar.
D. … …"
***
D. Hanım’a yanıt vermek bile içimden gelmiyor.
Eğer günümüzde askerler görevlerini sadece siyasi iktidarın kendilerine vereceği emirle yapar hale geldiyse…
Vatana hizmet aşkının yerini, gelecek kaygısı aldıysa…
Asker eşleri, kocalarının arkasında durmaktansa D. Hanım gibi onların korkaklığına mazeret üretmeye soyunduysa…
Yanmıştır gülüm, keten helva!
Hepimize geçmiş olsun!