ÖNCE OĞLUMU, ŞİMDİ DOSYASINI KAYBETTİLER
http://www.medyatakip.com/medya_sistem/yb_kupurgoster.php?gno=2012111582802
32 askerin kimliği belirlenerek cenazeler defnedilmiş ancak Ünal Kalafat’ın naaşına ulaşılamamıştı. Önceki gün Zaman’da yayımlanan ‘soruşturma dosyası bulunamıyor’ haberi üzerine konuşan acılı baba “Önce oğlumun cenazesini kaybettiler şimdi de dosyasını… Şu ellerim oğlumu şehit edenlerle bu olayın üstünü kapatmak isteyenlerin yakasında olacak.” diyor. 33 er olayı ile ilgili bütün haberleri arşivlediğini anlatan Kalafat, şu ifadeleri kullanıyor: “Okuduğum haberler ve edindiğim izlenimlere göre bu işin içinde bir iş var. Bir dolap dönüyor. Ben bu dünyanın mahkemelerine müracaat ettim. Fakat hiçbir şey elde edemedim. Artık hesaplaşmayı Allah’ın şaşmaz adaletinin tecelli edeceği mahşere bırakıyorum.”
19 yıl önce şehit edilen ama cenazesi bile bulunamayan Ünal Kalafat’ın babası Selami Kalafat, olaya Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın sahip çıkması durumunda her şeyin ortaya çıkacağını söylüyor. “Artık ahirete merdiven dayadım.” diyen acılı baba Selami Kalafat, son nefesine kadar oğlu Ünal’ın 19 yıldır kavuşamadığı cenazesinin peşini bırakmayacağını ve 33 askerin katledildiği olayın da takipçisi olacağını söylüyor. Bu olayla ilgili ihmaller zincirinin oğlunun cenazesini almaya gittiğinde başladığını aktaran Kalafat, soruşturma dosyasının kaybedilmiş olmasına da şaşırmadığını söylüyor. Kalafat, “İlk önce Ergenekon soruşturması ile ilgili bu olay gündeme geldi. Daha sonra hiçbir ses çıkmadı. Şimdi tekrar gündeme geldi. Bu işin içinde bir iş var.” diyor.
19 yıldır dua edecek bir kabrimiz yok
33 er olayında Ünal Kalafat’ın şehit olduğu 4 gün sonra aileye haber verilir. Acılı baba ilk bulduğu araçla Elazığ’a gider. Gittiğinde iki cenaze ile karşılaşır. Cenazelerin hiçbiri oğluna ait değidir. Baba, “Senin oğlun bu.” dedikleri cenazeye DNA testi yaptırır. Test sonucunda Elazığ’daki meçhul cenazenin oğlu olmadığı ortaya çıkar. Çanakkale’ye defnedilen cenazenin karışmış olacağını düşünerek mezar açtırılır. Kalafat, oğlunun burada yatan kişi olduğunu söyler. Fakat Çanakkaleli şehit Murat Elibol’un ailesi karşı çıkar. Bunun üzerine Çanakkale’deki cenazeye de DNA testi yaptırır. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan DNA testinde ilginç bir skandal ortaya çıkar. Test sonucunda mezarda yatan cenazenin bir kadına ait olduğu söylenir. Baba artık ne yapacağını bilemez. Dönemin Başbakan’ına, bakanlarına ve Genelkurmay Başkanı’na oğlunun bulunması için mektup yazar ve yardım ister. Hiçbirinden geri dönüş olmaz. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e giderek durumu izah eder. Demirel, “Ne olacak sen de onun çocuğunu al.” diyerek, Elazığ’daki meçhul cenazeyi almasını tavsiye eder. Son çare olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup yazar. Kalafat, “Benim 19 yıldır yanan şu yüreğimi söndürün. Bayramlarda dua edeceğim bir mezarım bile yok.” diyor. Çanakkale’de yatan şehidin kendi oğlu olduğundan emin olan baba, tekrar DNA testi yapılmasını istiyor.