Dolar 34,5043
Euro 36,1765
Altın 2.977,96
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 16°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
16°C
Hafif Yağmurlu
Cum 15°C
Cts 1°C
Paz 0°C
Pts 0°C

ÖZEL ASKERİ ŞİRKETLERİN VARLIĞINDA DÜNYA ORDULARI

ÖZEL ASKERİ ŞİRKETLERİN VARLIĞINDA DÜNYA ORDULARI
19/10/2012 11:57 AM
2.354
A+
A-

http://www.habername.com/yazi-inci-kayar-ozel-askeri-sirketlerin-varliginda-dunya-ordulari-9052.htm

İnci KAYAR

Özel Askeri Şirketlerin Varlığında Dünya Orduları

Özel Askeri Şirketler ve BOP’a ayırdığım bu yazımda; 11 Eylül Amerika’da ki İkiz Kulelere yapılan saldırılar sonrasında dünyanın büyük gücü ilan edilen ABD’nin terörizm ve terörist devletlere açtığı savaş, özellikle Özel Askeri Şirketler için Uluslar arası Hukuk literatüründe yer almasa da ve kendine özel bir konumu olsa da Türk ve Dünya ordularının özellikle de NATO’ya bağlı ülkelerin silahlı kuvvetlerini de etkisi altına almıştır. Zaten ABD, büyük ekonomik ve askeri gücüne dayanarak dünyanın herhangi bir bölgesinde istediği dönüşümü yaptırabilir, kendine yönelik tüm tehditleri ortadan kaldırabilir, yeni 11 Eylül’lerden korunmak için başka seçeneği de yoktur.

Umumiyetle de iyi eğitimli ve tecrübeli birer profesyonel olan eski askerlerden müteşekkil bir insan gücüne sahip bu tür şirketler arasında Combat Force, Investment Surveys, Honey Badger Arms and Ammunition, Shield Security, Kas Enterprises, Saracen International and Longreach Security, Alpha Five, Corporate Trading International, Omega Support Ltd., Parasec Strategic Concept, Gurkha Security Guards, Special Project Service Ltd., Sandline International, Vinnell Corporation, Blackwater Worldwide, DynCorp, Military Professional Resources Incorporated (MPRI), Saldin Security, Armorgroup, Executive Outcomes, Sukhoi, Titan ve California Analysis Center Incorporated (CACI) gibi uluslararası düzeyde faaliyet gösteren, etkin ve güçlü birer yapıya sahip önemli aktörler karşımıza çıkmaktadır. Giderek gelişen ve iş hacmi itibarıyla devasa boyutlara ulaşan bu şirketler; Liberya, Angola, Etiyopya, Kenya, Uganda, Cezayir, Kongo, Sudan, Irak, Afganistan, Kamboçya, Burma, Haiti, Meksika, Kolombiya, Kosova, Bosna Hersek, Filipinler, Endonezya, Suudi Arabistan, Kuveyt ve ABD gibi pek çok devletle gerek dış güvenlik gerekse iç güvenlik alanında birlikte çalışmaktadır. Özel askeri şirketler, artık askeri hizmet alanında güçlü birer ticari aktör haline gelmiştir. BM’nin gücünü yitirdiği ve uluslararası hukukun geçersizleştiği bir dönemde, hukuksal boşluğun bulunduğu bir alanda varlıklarını sürdüren ve tamamen kar amacı ile çalışan özel askeri şirketler, geniş bir hareket alanı buldular. Bu şirketler, hakkında hala kesin rakamlar bulunmayan sır dolu bir endüstrinin, gizli ilişkilerin düğümlendiği siyasi ve ticari ağların içinde varlık buldukları bilinmektedir.

Özellikle de NATO’nun bilgisinde çalıştırılan bu şirketler NATO’ya üye olan ve içinde Türkiye’nin de bulunduğu pekçok ülkenin ordularının değer ve kültürlerini ABD’nin değerleri ve kültürü doğrultusunda asimile etmesinde etkili role de sahiptirler. Özel askeri şirketlerin, genellikle enerji ve savunma sanayindeki büyük şirketlerin yan kuruluşu olarak ortaya çıktıkları ve ülke ordularının giremediği ya da girmesinin sınırlandırıldığı bölgelere kolaylıkla sızabildikleri düşünüldüğünde, bu şaşırtıcı bir sonuç değildir. Uluslararası hukukta, özel askeri şirketlerle ilgili herhangi bir düzenlemeye rastlanmamaktadır. Başka bir deyişle tam bir hukuki boşluk söz konusudur. Aynı zamanda, özel askeri şirketler genellikle çökmüş devletlerde, yani yasal ve kurumsal bir çerçevenin ortadan kalkmış olduğu ya da yok denecek kadar zayıf olduğu ülkelerde etkinlik göstermektedirler. Geleneksel devlet yapısının çökmüş olduğu; ancak, çokuluslu şirketlerin ya da güçlü devletlerin ilgisini çekecek denli enerji kaynakları ya da madenleri zengin olan ülkelerde sık sık karşımıza çıkmaları, özel askeri şirketlerin yeni sömürgeciliğin bir parçası olduğu düşüncesini doğurmaktadır. Yeni sömürgecilik bağlamında özel askeri şirketlerin yerini ve rolünü incelemek, sömürgeciliğin tarihinde paralı askerlerin kullanımını, sömürgeciliğin geçirdiği değişimi ve bu değişim ile özel askeri şirketlerin doğuşu arasındaki ilişki de bu bağlamda yadsınamaz. Sömürgecilik hareketleri bazen askeri ve stratejik sebeplere de dayanmaktadır. Avrupa’yı 1890’lardan itibaren sömürgeciliğe iten faktör tamamen ekonomiktir.

BOP ve Özel Askeri Şirketler Stratejisi

ABD’de yapılan G-8 toplantısına, Kuzey Afrika ve Genişletilmiş Ortadoğu Girişimi adıyla sunulan BOP’a ilişkin ilk somut bilgiler, Londra merkezli Arapça yayın yapan El Hayat gazetesinin 13 Şubat 2004 tarihli sayısında yer almıştır. Buna göre; Büyük Ortadoğu kavramının, klasik Ortadoğu’yla birlikte bağımsızlığını yeni kazanmış Orta Asya ve Kafkasya ülkelerini de kapsayacak biçimde akademik düzeyde kullanılışı, 1990’ların ortalarına rastlamaktadır. BOP’un siyasal düzleme taşınması çabaları ise 2000’de başlamıştır.

Ancak, kuşkusuz, BOP konusunda en önemli kilometre taşı, zamanın ABD başkanının döneminde ABD dış politikasına hakim olan yeni muhafazakarlara karşı yeni liberal görüşü savunan Ronald Asmus ‘un Kenneth Pollack ile birlikte kaleme aldığı ve Washington Post gazetesinde, 22 Haziran 2003’te yayımlanan, ‘‘The Neoliberal Take on the Middle East’’ (Ortadoğu’nun Neoliberal Açıdan Ele Alınışı) başlıklı makaledir.

Makaleye göre: ‘‘Ortadoğu’daki tehditlerin ortadan kaldırılabilmesi, ancak NATO’nun Soğuk Savaş döneminde SSCB’ye karşı uyguladığı gibi uzun soluklu ve kapsamlı bir proje ile mümkün olabilir. Ortadoğu, yeni muhafazakarların savunduğu gibi, güç kullanılarak dönüştürülemez, bu dönüşüm, ancak Avrupalı müttefiklerle de işbirliği yaparak ve ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal boyutları da içeren kapsamlı bir projeyle mümkün olabilir.’’

BOP ve Tarihsel Geçmişi

Dünyada ispatlanmış petrol rezervlerinin % 64’ünü içeren Ortadoğu, ABD ve tüm Batı için olağanüstü stratejik bir öneme sahiptir. Bölgede var olan, köktendinci akımlar, terör örgütleri, kitle imha silahları, uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığı yapan örgütlü suç şebekeleri, ABD ve Batı çıkarlarına yönelik tehditler üretmektedir. BOP’u üretenlere göre, bu unsurların ortaya çıkmasının ve taraftar toplamasının asıl nedeni, bölge halklarının içinde bulundukları olumsuz ekonomik ve sosyal koşullar ile, bölgede varlığını sürdüren antidemokratik rejimlerdir. Eğer, ekonomik ve sosyal koşullar düzeltilir ve demokrasiye geçiş sağlanırsa, yönetime katılım olanağı bulan ve refah düzeyi yükselen Ortadoğu halkları, Batı’yı tehdit eden eylemlere destek vermeyecekler, köktendinci akımlar zayıflayacak, terör örgütleri çökecek ve ucuz petrolün Batı pazarlarına istikrarlı biçimde aktarılması güvence altına alınacaktır.

G-8’de tartışılan ve sonuç bildirgesine 12 madde halinde yansıyan projeyi, AB ülkelerinin de hoşuna giden yeni liberal motiflerle renklendirilmiş, ama özü ve uygulayıcıları itibarıyla yeni muhafazakar bir plan olarak değerlendirmek mümkündür. Sonuç bildirgesinde yer alan &ls
quo;‘projenin bölgeye dışarıdan empoze edilmeyeceğine’’ dair ifadeye rağmen, BOP’un bu haliyle uygulanabilirliği ki, bu da yeni muhafazakarların istediği bir şeydir. BOP’un eylem alanı olarak resmen ilan edilen net sınırlar söz konusu değildir. Her an yeni ülkelerin kapsam içine alınabilmesi için açık kapı bırakılmaktadır. Bununla birlikte, özellikle ABD kaynakları 27 ülkenin ilk planda BOP çerçevesinde değerlendirildiğini vurgulamaktadırlar. Bu ülkeler şunlardır: ‘‘Afganistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Cibuti, Fas, Filistin Özerk Yönetimi, Irak, İran, İsrail, Katar, Kuveyt, Komor Adaları, Lübnan, Libya, Mısır, Moritanya, Pakistan, Somali, Suudi Arabistan, Sudan, Suriye, Tunus, Türkiye, Umman, Ürdün ve Yemen.’’ Genişleme halinde, bu alana Kafkasya ve Orta Asya Cumhuriyetleri ile Endonezya ve Malezya’nın da dahil edilebileceği belirtilmektedir.

Projenin Gerekçesi

Proje, büyük Ortadoğu alanında yer alan halkların son derece kötü koşullarda yaşadığı ve bu durumun mevcut sorunların ortaya çıkışındaki en önemli etken olduğu varsayımına dayanmaktadır.

Bu bağlamda, 2002 tarihli BM Arap İnsani Gelişme Raporu’nda sunulan veriler, BOP’a dayanak teşkil etmektedir ki veriler fakir bir ülke profili çizerek bu ülkeler yardıma muhtaç gösterilmektedir.

Şimdi gelelim ABD’nin Özel Askeri Şirketler, paralı asker ticareti ile yapacakları hayalleri ve projesine dair sorulan sorulara ve cevaplarını aramaya. Nedir peki bu sorular;  Dünya petrol rezervinin % 64’üne sahip Ortadoğu, ABD ve Batı için stratejik bir öneme sahip ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adı altında ortaya attığı, daha sonra çerçevesini genişleterek Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkeleri Projesi, küreselleşme sürecinde bir yeni imparatorluk tasarımı mıdır? Tasarımın içinde barındırdığı ‘‘insan hakları, özgürleşme, demokratikleşme’’ gibi hedefler, bölge halklarının çıkarları ile ne denli uyuşuyor? Petrol, doğalgaz ve kuşkusuz su, BOP tasarımcılarının ana odak noktası mı? BOP, başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerin ve çokuluslu şirketlerin ekonomik sınırları, sıkıntıları ve kısıtlamaları aşmak için görüntüsü süslenen bir örtü mü? BOP’un Türkiye ve yakın komşuları açısından siyasi, askeri, stratejik ve ekonomik anlamı ne?

Sorulara devam ettiğimiz de NATO’ya üye ülke Silahlı Kuvvetleri’nin asimilasyonunda ve çalışanlarının özlük haklarının ve çalışma ve yaşam standartlarının yükseltilmesinde ülkelerin kendi iç hukuk ve kanun düzenlemeleriyle yapılması her ne kadar da senaryolar sonucu oluşturulmuş BM, AB ve NATO’ya bağlı olunsa da daha doğru olmaz mı? Yoksa zaten asimile politikası güden ADB; AB ve NATO üye ülkelerine uygun göreceği yasalarla silahlı kuvvetlerinden örnek alınarak yapılacak iyileştirmelerle sömürge halinde bir ordunun yaratılması mıdır? Ya da BOP projesi kapsamında yaratılan aslı olmayan uygulamalarla Özel Askeri Şirketlerin varlıklarını sürdürmeleri için ortam yaratılmasına çanak tutmak daha mı kolay ve uygundur. Elbette ki bunların hiçbiri uygun değildir ve gözden kaçırılmayacak diğer nokta da bu uygulamaların Dünya Barışı İnsan Hakları ve Uluslar arası Hukukta yerleri yoktur.

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.